Her ikisi de koyu renk kıyafetler giymişti.
- Alle beide hatten dunkle Kleidung angezogen.
Annemin kıyafetlerini giyerdim hep, belki babam gibi biri bana aşık olur diye.
- Ich trug immer die Kleidung meiner Mama, vielleicht würde sich jemand in mich verlieben, der so ist wie mein Papa.
O giysilerini çıkarmadan suya atladı.
- Er sprang ins Wasser, ohne seine Kleidung auszuziehen.
Mary kışkırtıcı giysiler giyiyor.
- Mary trägt provozierende Kleidung.
Mary her zaman bakımlı ve modaya uygun olarak giyimlidir.
- Mary is always well-groomed and fashionably dressed.
Tom her zaman çok düzgün giyimlidir.
- Tom is always very neatly dressed.
Bu giysi ona gerçekten yakışıyor.
- That dress really becomes him.
Onun giysisinin basitliğini seviyorum.
- I like the simplicity of her dress.
Bu elbiseler çok büyük.
- These dresses are too large.
Şapkan elbisenle oldukça uyumlu.
- Your hat matches your dress marvellously.