Tom Mary'ye şefkatli bir öpücük verdi.
- Tom gave Mary a tender kiss.
O, bir öpücükle onu şaşırttı.
- She surprised him with a kiss.
Onu öpmek bir şey, ve sevmek başka bir şeydir.
- To kiss her is one thing, and to love is another.
Tom Mary'yi öpmek için bir arzu hissetti.
- Tom felt an urge to kiss Mary.
Bana bir veda busesi ver.
- Give me a goodbye kiss.
Tom Mary'yi yalnız bulur bulmaz, onu öpmeye başladı.
- As soon as Tom got Mary alone, he started kissing her.
Onu öpmek bir şey, ve sevmek başka bir şeydir.
- To kiss her is one thing, and to love is another.
Tom ve Mary gerçekten öpüşmek istiyor gibi görünüyor.
- Tom and Mary seem to really want to kiss.
Bir sigara içenle öpüşmek bir kül tablasını yalamak gibi bir şeydir.
- Kissing a smoker is like licking an ashtray.
Tom ve Mary öpüşmeye son verdiler.
- Tom and Mary stopped kissing.
6 Temmuzun Uluslararası Öpüşme Günü olduğunu biliyor muydunuz?
- Did you know that July 6 is the International Kissing Day?
Onları öpüşürken yakaladım.
- I caught them kissing.
Şirket politikasına ters olmasına rağmen, Tom ve Mary her karşılaşmada öpüşür ve birbirlerine sarılırlardı.
- Even though it's against company policy, Tom and Mary kiss and hug every time they meet.
Soldan beşinci adamı öp.
- Kiss the fifth man from the left.
Yasal bir öpücük çalıntı olanla asla eş değerde değildir.
- A legal kiss will never equal a stolen one.
Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü sadece öpücüğe hakettiği ilgiyi vermiyordur.
- Any man who can drive safely while kissing a pretty lady is simply not giving the kiss the attention it deserves.
Mary'yi öptükten sonra, Tom işe gitti.
- After kissing Mary, Tom left for work.
Onlar öpmekten vazgeçtiler.
- They stopped kissing.
Tom Mary'yi öpmekten vazgeçti.
- Tom stopped himself from kissing Mary.
The nearside of the car just kissed a parked truck as he took the corner at high speed.
... So everybody wants to know about you and kissing girls. ...