Fadil didn't have anything to do with Layla's disappearance.
- Fadıl'ın Leyla'nın kayboluşuyla ilgili yapacak hiçbir şeyi yoktu.
Other scientists are debating his theory about the disappearance of dinosaurs.
- Diğer bilim adamları onun dinozorların kayboluşu hakkındaki teorisini tartışıyorlar.
Tom disappeared without leaving a trace.
- Tom bir iz bırakmadan ortadan kayboldu.
To my amazement, it disappeared in an instant.
- Benim için sürpriz oldu, o bir anda gözden kayboldu.
I am afraid that you will get lost.
- Kaybolmuş olabileceğinden korkuyorum.
I have a good sense of direction, so I don't get lost.
- Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.
You can't get lost in big cities; there are maps everywhere!
- Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!
I have a good sense of direction, so I don't get lost.
- Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.