We haven't encountered any new problems.
 - Yeni bir sorunla karşılaşmadık.
Never in his life had he encountered such a dilemma.
 - Hayatında hiç böyle bir ikilem ile karşılaşmamıştı.
My impression of this government is that they need a more forceful economic policy, otherwise they'll encounter large problems in the future.
 - Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.
When your eyes encounter a beautiful woman, knock her out.
 - Gözlerin güzel bir kadınla karşılaştığında, onu çok şaşırt.
Didn't your mother teach you anything? When you meet with scary people always protect your wallet and your arsehole!
 - Annen sana bir şey öğretmedi mi? Korkunç biriyle karşılaştığında cüzdanını koru ve kıçını!
Your proposal will meet with significant resistance.
 - Öneriniz önemli dirençle karşılaşacaktır.
You're going to come up against fierce competition.
 - Sıkı bir rekabetle karşılaşacaksın.