A man cannot be made in a mold.
- Bir insan, bir kalıp içinde yapılamaz.
She won't conform to the town's social patterns.
- O, kasabanın sosyal kalıplarına uymayacak.
Let me teach you the patterns of the verb.
- Sana fiil kalıplarını öğreteyim.
Wash your hands with a bar of soap.
- Ellerini bir kalıp sabunla yıka.
Tom bought three bars of soap yesterday.
- Tom dün üç kalıp sabun aldı.
Words fly, texts remain.
- Söz uçar, yazı kalır.
How many days will you remain in London?
- Londra'da ne kadar kalacaksın?
We stayed overnight in Hakone.
- Bir geceliğine Hakone'de kaldık.
I can't stay here forever.
- Sonsuza dek burada kalamam.
Kentaro is staying with his friend in Kyoto.
- Kentaro, arkadaşıyla Kyoto'da kalıyor.
I'm now staying at my uncle's.
- Şu an amcamın evinde kalıyorum.
Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks.
- Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.
The door remaining locked up from inside, he could not enter the house.
- Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.
He remains loyal to his principles.
- O, prensiplerine sadık kalıyor.
Words fly away, the written remains.
- Söz uçar, yazı kalır.