Most castles have a moat surrounding them.
- Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.
I think Malbork castle is wonderful.
- Sanırım Malbork kalesi harika.
The fortress was in the enemy's hands.
- Kale düşmanın ellerindeydi.
You can still see the remains of the fortress there.
- Orada kalenin kalıntılarını hâlâ görebilirsin.
Tim Howard was the goalkeeper for the United States national team in 2014.
- Tim Howard 2014 yılında Amerika Birleşik Devletleri milli takımının kalecisiydi.
Tom kicked the ball into the goal.
- Tom topu kaleye tekmeledi.
He built forty-eight forts.
- O, kırk sekiz kale yaptı.
They built the walls of the fortress without using cement at all.
- Hiç çimento kullanmadan kalenin duvarlarını inşa ettiler.
Thanks to Facebook, stalking is no longer the bastion of a few devoted enthusiasts, but a highly automated task convenient enough even for the busy housewife.
- Facebook sayesinde, sinsice izlemek artık birkaç özverili hayranın kalesi değildir ama yoğun ev kadını için bile oldukça uygun bir yüksek otomasyonlu görevdir.
The picture of the tower was out of focus.
- Kalenin resminin odak ayarı bozuktu.
That village is the enemy's last stronghold.
- O köy düşmanın son kalesidir.
A man's home is his castle.
- Bir erkeğin evi onun kalesidir.
Tom's home looks like a castle.
- Tom'un evi bir kale gibi görünüyor.
Tom always keeps a pencil behind his ear.
- Tom her zaman kulağının arkasında bir kalem tutar.
The boy liked to keep his pencils sharp.
- Çocuk kalemlerini keskin tutmayı severdi.
Mary bir kıvırcık lahana ve kinoa salatası yaptı.
- Mary made a kale and quinoa salad.
Mary bir kıvırcık lahana ve kinoa salatası yaptı.
- Mary made a kale and quinoa salad.
Mary bir kıvırcık lahana ve kinoa salatası yaptı.
- Mary made a kale and quinoa salad.