kalanın

listen to the pronunciation of kalanın
Турецкий язык - Английский Язык

Определение kalanın в Турецкий язык Английский Язык словарь

kalan
rest

I put the rest of your clothes in the laundry. - Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.

Where are the rest of the files? - Dosyaların geri kalanı nerede?

kalan
residual

Now clean up any residual dust. - Şimdi kalan tozu temizleyin

kalan
left

There was only a little milk left in the bottle. - Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.

If there is any left, give me some. - Kalan varsa, bana biraz ver.

kalan
over

I drank the milk that was left over from breakfast. - Kahvaltıdan kalan sütü içtim.

The existence of nation-states gave Europe a great advantage over the rest of the world. - Ulus devletlerin varlığı, dünya'nın geri kalanında Avrupa'ya büyük bir avantaj sağladı.

kalan
vestigial
kalan
remaining

Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks. - Kalan işi çabucak bitirelim ve birkaç içki için dışarı gidelim.

Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks. - Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.

kalan
balance
kalan
{i} leftover

Those are the leftovers from lunch. - Şunlar öğle yemeğinden kalanlar.

Who ate the rest of the leftovers? - Yemek artıklarının kalanını kim yedi?

kalan
left behind
kalan
remanent
kalan
surviving

Tom has three surviving children. - Tom'un hayatta kalan üç çocuğu var.

The surviving refugees longed for freedom. - Hayatta kalan mültecilerin özgürlük gözünde tütüyor.

kalan
the remainder

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

kalan
residuary
kalan
(Matematik) difference
kalan
remainder

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

kalan
from left
altta kalanın canı çıksın
(Konuşma Dili) The devil take the hindmost
altta kalanın canı çıksın
the devil take the hindmost
kalan
rump
kalan
residue
kalan
(Matematik) difference
kalan
remaining, residual; the remainder, residue; rest
kalan
arrears
kalan
residuum
kalan
the person who is left; the remainder, that which remains
kalan
balance , remainder
kalan
(Matematik) remainder
kalan
(someone, something) who/which remains, remaining
Английский Язык - Английский Язык

Определение kalanın в Английский Язык Английский Язык словарь

kalan
The sea otter
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kalanın в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Kalan
(Osmanlı Dönemi) GABİR
kalan
Kalma işini yapan
kalan
Artan, mütebaki: "Kalan on lirayı Aliş'e verdim."- Halikarnas Balıkçısı
kalan
Bölme işleminde bölünenden artan sayı
kalan
Bir çıkarmanın sonucu
kalan
Artan, mütebaki