kalanı

listen to the pronunciation of kalanı
Турецкий язык - Английский Язык

Определение kalanı в Турецкий язык Английский Язык словарь

kalan
rest

Do you want the rest of my sandwich? - Benim sandviçin geri kalanını istiyor musunuz?

My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there. - Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.

kalan
residual

Now clean up any residual dust. - Şimdi kalan tozu temizleyin

kalanı ödemek
pay the rest
kalan
left

There is little wine left. - Kalan biraz şarap var.

There was only a little milk left in the bottle. - Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.

kalan
over

There was a lot of food left over from the party. - Partiden arta kalan birçok yemek vardı.

I drank the milk that was left over from breakfast. - Kahvaltıdan kalan sütü içtim.

kalan
vestigial
kalan
remaining

Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks. - Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.

You oughtn't to go out with the little boy remaining alone. - Yalnız kalan küçük çocukla dışarı çıkmamalısın.

kalan
balance
kalan
{i} leftover

Who ate the rest of the leftovers? - Yemek artıklarının kalanını kim yedi?

Those are the leftovers from lunch. - Şunlar öğle yemeğinden kalanlar.

kalan
left behind
kalan
remanent
kalan
surviving

Five hundred soldiers were sent to the city, with less than half of them surviving. - Onların yarısından daha az sağ kalanı ile beş yüz asker şehre gönderildi.

The surviving refugees longed for freedom. - Hayatta kalan mültecilerin özgürlük gözünde tütüyor.

kalan
the remainder

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

kalan
residuary
kalan
(Matematik) difference
kalan
remainder

Tom spent the remainder of the night thinking about Mary. - Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.

They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean. - Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.

kalan
from left
kalan
rump
kalan
residue
kalan
(Matematik) difference
kalan
remaining, residual; the remainder, residue; rest
kalan
arrears
kalan
residuum
kalan
the person who is left; the remainder, that which remains
kalan
balance , remainder
kalan
(Matematik) remainder
kalan
(someone, something) who/which remains, remaining
yılın geri kalanı
remainder of the year
Английский Язык - Английский Язык

Определение kalanı в Английский Язык Английский Язык словарь

kalan
The sea otter
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение kalanı в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Kalan
(Osmanlı Dönemi) GABİR
kalan
Kalma işini yapan
kalan
Artan, mütebaki: "Kalan on lirayı Aliş'e verdim."- Halikarnas Balıkçısı
kalan
Bölme işleminde bölünenden artan sayı
kalan
Bir çıkarmanın sonucu
kalan
Artan, mütebaki