Tom is cutting corners.
 - Tom köşeleri kesiyor.
Tom earned money by playing his guitar on street corners.
 - Tom cadde köşelerinde gitarını çalarak para kazandı.
The soldiers cornered Tom at the edge of a high cliff.
 - Askerler yüksek bir uçurumun kenarında Tom'u köşeye sıkıştırdılar.
I hit my funny bone on the edge of the table.
 - Dirseğimi masanın köşesine çarptım.
The house on the corner is ours.
 - Köşe başındaki ev bizim.
In this corner of the room I'd like to put a house-plant.
 - Odanın bu köşesinde bir sera kurmak isterim.
How many vertices and faces does a pentagonal prism have?
 - Bir beşgen prizmanın kaç köşesi ve yüzeyi vardır?
Tom's column appears weekly.
 - Tom'un köşe yazısı haftalık olarak çıkıyor.
That man is a newspaper columnist.
 - Şu adam bir gazete köşe yazarı.
There's a bank on the corner.
 - Köşe başında banka var.
I am going to the theater on the corner.
 - Köşedeki tiyatroya gidiyorum.
Triangles don't have four angles.
 - Üçgenlerin dört köşesi yoktur.
A square has four angles.
 - Bir karenin dört tane köşesi vardır.
Turning the corner, you will find my house.
 - Köşeyi dönünce, evimi bulacaksın