If you don't have an accident on the snowy roads I think you should be able to get back safely.
 - Karlı yollarda bir kaza yapmadıysan, güvenli bir şekilde geri dönebilmen gerektiğini düşünüyorum
If you whip the steering wheel around like that on a snowy road, the car is going to go into a slide.
 - Karlı bir yolda direksiyonu o şekilde çevirirsen, kayarsın.
The arrangement proved highly profitable.
 - Düzenleme son derece karlı olduğunu kanıtladı.
He looked for a profitable investment for his capital.
 - Sermayesi için karlı bir yatırım arıyordu.
Look at the mountains covered with snow.
 - Karlı kaplı dağlara bak.
Waiting tables in Boston can be lucrative.
 - Boston'da garsonluk kârlı olabilir.
It will probably snow tomorrow.
 - Yarın muhtemelen kar yağacak.
Look at that mountain which is covered with snow.
 - Karlarla örtülü şu dağa bak.
He has done this for profit.
 - O, kar etmek için bunu yaptı.
He claimed his share of the profits.
 - Kar payını talep etti.
My wife is liable to catch a cold.
 - Karım üşütmeye eğilimli.
You're going to catch hell from your wife if she finds out.
 - Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.
It will be to our mutual benefit to carry out the plan.
 - Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.
The government decided to impose a special tax on very high incomes.
 - Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.
Karakorum is the early capital city of Mongolia.
 - Karakurum, Moğolistan'ın ilk başkentidir.
He advocated State Capitalism over Market Capitalism.
 - O, Pazar Kapitalizmine karşı Devlet Kapitalizmini savundu.
In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
 - Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
I bought him a drink in return for his help.
 - Onun yardımı karşılığında ona bir içki ısmarladım.
Perry decided to gain information from Drake.
 - Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.
A small gain is better than a great loss.
 - Zararın neresinden dönersek kârdır.
Air is a mixture of various gases.
 - Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.
Mary mixed the ingredients to make a cake.
 - Mary bir pasta yapmak için malzemeleri karıştırdı.
He finally yielded to the request of his wife and bought a house.
 - O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.
You must not yield to temptation.
 - Günaha karşı boyun eğmemelisin.
This company uses cheap labor to increase its profit margins.
 - Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
This car dealership has very thin profit margins.
 - Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.
I always wear boots when it rains or snows.
 - Yağmur ya da kar yağdığında her zaman botlarımı giyerim.
A group of people started off in snow boots.
 - Bir grup insan kar botlarıyla yola koyuldular.
Lucy's mother told her to take care of her younger sister.
 - Lucy'nin annesi, ona küçük kız kardeşine bakmasını söyledi.
His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children.
 - İki çocuğu şöyle dursun, karısı şimdi onun büyük babasına bakmak zorundaydı.
I am not accountable to you for my actions.
 - Yaptıklarımdan size karşı sorumlu değilim.
The game was delayed on account of snow.
 - Maç kar nedeniyle ertelendi.
Tickets are available for $30 per couple or $20 per single reservation.
 - Biletler çift başına 30 Dolar ya da tek bir rezervasyon için 20 Dolar karşılığı mevcuttur.
The bus service won't be available until the snow has melted.
 - Kar eriyinceye kadar otobüs servisi mevcut olmayacak.
My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches.
 - Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.
My sister likes melons and so do I.
 - Kız kardeşim kavun sever ve ben de.
Mary likes watermelons more than melons.
 - Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.