jildi

listen to the pronunciation of jildi
Английский Язык - Турецкий язык

Определение jildi в Английский Язык Турецкий язык словарь

quickly
çabucak

Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk. - We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.

Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım. - Let's complete this picture quickly.

quickly
hızla

O hızla merdivenlerden yukarı gitti. - She quickly went up the stairs.

O hızla hareket etti ve yangını söndürdü. - He acted quickly and put out the fire.

quickly
süratle
quickly
şipşak
quickly
çabuk

Bakım onu çabuk yaşlandırdı. - Care aged him quickly.

Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var. - I need it as quickly as possible.

quickly
tez
quickly
acele

Çin'in hızla geliştiğini anlamak için geldim ancak Çin halkı nispeten acelesiz bir hayat yaşıyor. - I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.

Biz hepimiz öleceğiz, bazılarımız çabucak, diğerleri acele etmeyecek. - We will all die, some quickly, others will take their time.

quickly
yel gibi
quickly
şıp diye
quickly
hızlı şekilde

Tom elinden geldiği kadar hızlı şekilde merdivene tırmandı. - Tom climbed up the ladder as quickly as he could.

Biz onu oldukça hızlı şekilde onardık. - We fixed that pretty quickly.

Английский Язык - Английский Язык
quickly