Ben hiç mücevherat almadım.
- I've never bought jewelry.
Tom kesinlikle mücevherata çok para harcıyor.
- Tom certainly spends a lot of money on jewelry.
Bazı erkekler takı takar.
- Some men wear jewelry.
Ben gümüş takılarımı takıyorum.
- I am wearing my silver jewelry.
Onun mücevher kutusunu elden çıkarmak zorunda kaldı.
- She had to part with her jewelry box.
Polisler çalınan mücevheri kurtardı.
- The police recovered the stolen jewelry.
Onlar kuyumcu dükkanına zorla girdi.
- They broke into the jewelry shop.
O yerel bir kuyumcudan çaldığı bir yüzükle kız arkadaşına evlenme teklif etti.
- He proposed to his girl friend with a ring he had stolen from a local jewelry.