My father usually watches television after dinner.
 - Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon izler.
I grew up watching Pokemon.
 - Pokémon izleyerek büyüdüm.
Their traces can still be found.
 - İzleri hala bulunabilir.
NASA's Mars rover discovered traces of a river bed.
 - NASA'nın Mars gezicisi bir nehir yatağının izlerini keşfetti.
The dog followed me to my home.
 - Köpek beni evime kadar izledi.
We should follow his example.
 - Biz onun dersini izlemeliyiz.
I followed the deer's tracks.
 - Ben geyiğin izlerini izledim.
They followed the tracks the car had left.
 - Arabanın bıraktığı izleri takip ettiler.
Tom looked over to his shoulder to see if anyone was following him.
 - Tom birinin kendisini izleyip izlemediğini görmek için omzunun üzerinden baktı.
I didn't see anybody following us.
 - Bizi izleyen birini görmedim.
Oliver thought that his parents, Tom and Mary, weren't setting rules or monitoring his whereabouts.
 - Oliver ebeveynleri Tom ve Mary'nin kurallar koymadığını ya da onun nerede olduğunu izlemediklerini düşündü.
Felicja enjoys watching TV.
 - Felicja, televizyon izlemekten hoşlanır.
The student became very nervous with the teacher watching him.
 - Öğrenci öğretmenin onu izlemesine çok kızdı.
Layla, an Aborigene, made use of her renowned tracking skills.
 - Aborijin olan Leyla, meşhur izleme becerilerini kullandı.
I don't want to leave any paper trails.
 - Ben herhangi kağıt izleri bırakmak istemiyorum.
Boys trail girls in language skills.
 - Oğlanlar dil becerileri konusunda kızları izler.
The hunting dogs followed the scent of the fox.
 - Av köpekleri tilkinin kokusunu izledi.