izin vererek

listen to the pronunciation of izin vererek
Турецкий язык - Английский Язык
permitting
Present participle of permit
izin ver
(Bilgisayar) allow

Allow me to introduce Mayuko to you. - Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.

You are not allowed to violate the rules. - Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.

izin ver
(Bilgisayar) allow cookie
izin ver
(Bilgisayar) permit only
izin ver
let

Will you kindly let me have a look at it? - Lütfen ona bir göz atmama izin verir misin?

Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through. - Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.

izin ver
make allowances for
izin ver
allow to be
izin ver
made allowances for
izin ver
{f} permitted

It was not permitted that the inhabitants trespass in the area. - Burada oturanların bu alandan geçmelerine izin verilmedi.

Put out your cigarette. Smoking's not permitted here. - Sigaranı söndür. Burada sigara içmeye izin verilmez.

izin ver
{f} permitting

I will come, weather permitting. - Hava izin verirse, gelirim.

izin ver
allow to
izin ver
{f} allowed

Talking in the library is not allowed. - Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.

You are not allowed to violate the rules. - Size kuralları ihlal etmek için izin verilmez.

izin ver
{f} consent

His mother will not consent to his going there alone. - Annesi onun oraya yalnız gitmesine izin vermeyecek.

If I'd known that it would come to this, I would have never consented. - İşin buraya geleceğini bilseydim, izin vermezdim.

izin ver
{f} permit

My father would not permit me to go on to college. - Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.

The teacher permitted the boy to go home. - Öğretmen çocuğun eve gitmesine izin verdi.

izin ver
let&
izin ver
allowto
izin ver
countenance
izin vererek
Избранное