I exercise because I want to stay healthy.
 - Sağlıklı kalmak istediğim için egzersiz yapıyorum.
After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here.
 - Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.
You may choose what you like.
 - İstediğinizi seçebilirsiniz.
Would you like to dance with me?
 - Benimle dans etmek ister misin?
I don't require your understanding.
 - Anlayışını istemiyorum.
I am sorry, but I cannot meet your requirement.
 - Üzgünüm ama isteğinizi yerine getiremem.
My boss refused my request for a raise.
 - Patronum zam isteğimi reddetti.
The request became a hot political issue in the presidential campaign.
 - İstek başkanlık kampanyasında sıcak bir siyasi sorun haline geldi.
Reservations are required.
 - Rezervasyon isteniyor.
I would like to but I have a required course tonight.
 - İsterim ama bu gece gerekli bir kursum var.
Mary requested a raise from her boss.
 - Mary patronundan bir zam istedi.
She requested help, but no one came.
 - Yardım istedi, ama kimse gelmedi.
I have some cravings.
 - Benim bazı isteklerim var.
I don't want to see your faces.
 - Yüzlerinizi görmek istemiyorum.
Do you want to come with us?
 - Bizimle gelmek ister misiniz?
Why didn't Tom call for help?
 - Tom neden yardım istemedi?
They would call for help.
 - Onlar yardım istediler.
My sponsor was willing to agree to my suggestion.
 - Benim sponsorum benim öneriyi kabul etmek için istekliydi.
An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
 - Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
Dan desired to kill Linda.
 - Dan Linda'yı öldürmek istedi.
Your English composition leaves almost nothing to be desired.
 - Senin ingilizce kompozisyonun neredeyse istenecek bir şey bırakmıyor.