Stajyerler bodrumda çalışırlar ve hiç pencere yoktur.
- The interns work in the basement and there are no windows.
Tom bir stajyer doktor.
- Tom is a medical intern.
Tom bir stajyer doktor.
- Tom is a medical intern.
Bu dahili kullanım içindir.
- This is for internal use.
Tom bilgisayarda bulunan dahili hard diskteki tüm dosyaları harici bir hard diske kopyaladı.
- Tom copied all the files on his internal hard disk to an external hard disk.
Bir kurbağayı, iç organlarını incelemek için kesip parçalara ayırdık.
- We dissected a frog to examine its internal organs.
O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
- That politician is well versed in internal and external conditions.
Bu çocuk duygularını içselleştirir ve bunları ifade etmez.
- This child internalizes his emotions and does not express them.
İçten yanmalı motorlar, yakıt ve hava karışımını yakarlar.
- Internal combustion engines burn a mixture of fuel and air.
Uluslar arası anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözümlenmeli.
- International disputes must be settled peacefully.
Bana gelince, uluslar arası klas bir insan olmaya çabalamak yerine, açık fikirli bir dünya insanı olmak istiyorum.
- As for me, instead of trying to be a cool, international man, I would like to be an open-minded earth person.
Uluslararası futbol turnuvasında İngiliz takımı, Brezilya takımını yendi.
- The English team beat the Brazilian team in the international soccer tournament.
Bu, uluslararası olduğu için altı dolar olacak.
- It's going to be six dollars because it's international.
The government interned thousands of Japanese-Americans during World War II.
I'll be interning at Universal Studios this summer.
We saw the internal compartments.
The nation suffered from internal conflicts.
an international student.
the international community of scholars.
The United team includes five England internationals.