insasse

listen to the pronunciation of insasse
Немецкий Язык - Турецкий язык
Английский Язык - Турецкий язык

Определение insasse в Английский Язык Турецкий язык словарь

passenger
{i} yolcu

Rosa Parks, beyaz bir yolcuya koltuğunu bırakmayı reddetti. - Rosa Parks refused to give up her seat for a white passenger.

Ben uyandığımda, diğer tüm yolcular inmişti. - When I woke up, all other passengers had gotten off.

inmate
{i} tutuklu

Tom son üç yıldır yüksek güvenlikli cezaevinin bir tutuklusudur. - Tom has been an inmate of a high-security prison for the past three years.

Tutuklular bir hücrede uyumaya zorlandı, sık sık yan yana. - Inmates were forced to sleep in one cell, often sideways.

inmate
oturan
inmate
oturan kimse ev
inmate
(Askeri) hapis
inmate
oda arkadaşı
passenger
doğması beklenen çocuk
passenger
seyyah gezmen
inmate
(hastane/hapishane/vb.'de) oda arkadaşı
inmate
{i} birlikte oturan kimse
inmate
oda arkadaş
inmate
(Askeri) Mahpus
inmate
{i} sakin
inmate
başkası ile aynı evde oturan kimse
inmate
{i} hapishanede/akıl hastanesinde bulunan kimse
inmate
{i} oturan kimse (ev)
passenger
{i} gezgin
Немецкий Язык - Английский Язык
inmate
passenger
motor vehicle passenger
car passenger