O tembel olmaya eğimlidir.
- He is inclined to be lazy.
O, kızmaya eğilimlidir.
- He is inclined to get mad.
Onu harfi harfine almayın. O abartma eğilimindedir.
- Don't take it literally. He is inclined to exaggerate.
Durgun olan çocuk bir hayal dünyasında yaşamaya daha meyillidir.
- The inactive child is far more inclined to live in a world of fantasy.
Biz bu gerçeği unutmaya meyilliyiz.
- We are inclined to forget this fact.
Kabul etmeye eğilimliyim.
- I'm inclined to agree.
Sana inanmaya eğilimliyim.
- I'm inclined to believe you.
O tembel olmaya eğimlidir.
- He is inclined to be lazy.
Durgun olan çocuk bir hayal dünyasında yaşamaya daha meyillidir.
- The inactive child is far more inclined to live in a world of fantasy.
Onunla aynı fikirde olmaya meyilli hissediyorum.
- I feel inclined to agree with her.
Tom tembel olmaya yatkın.
- Tom is inclined to be lazy.
Onlara katılmaya meyilliyim.
- I'm inclined to agree with them.
Durgun olan çocuk bir hayal dünyasında yaşamaya daha meyillidir.
- The inactive child is far more inclined to live in a world of fantasy.
Onu harfi harfine almayın. O abartma eğilimindedir.
- Don't take it literally. He is inclined to exaggerate.
O tembel olmaya eğimlidir.
- He is inclined to be lazy.
Over the centuries the wind made the walls of the farmhouse incline.
I'm inclined to give up smoking after hearing of the risks to my health.
The people following the coffin inclined their heads in grief.
To reach the building, we had to climb a steep incline.