The people who come on the Maury Povich show often make pretentious claims about their lovers cheating on them.
- Maury Povich'e gelen insanlar genellikle sevgililerinin onları aldattıkları ile ilgili önemli iddialarda bulunmaktadırlar.
Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty.
- Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.
Tom has denied that allegation.
- Tom o iddiayı yalanladı.
The allegations are completely unfounded.
- İddialar tamamen asılsız.
Can you prove the validity of your assertion?
- İddianızın geçerliliğini ispat edebilir misiniz?
An assertion isn't a proof.
- Bir iddia bir kanıt değildir.
I bet ten dollars on that horse.
- O at üzerine on dolar iddiaya giriyorum.
Tom claims that he can taste the difference between these two brands of salt.
- Tom bu iki tuz markası arasındaki farkı tadabileceğini iddia ediyor.
Some claim that full-body scanners violate the Fourth Amendment.
- Bazıları tam vücut tarayıcılarının dördüncü yasa değişikliğini ihlal ettiğini iddia etmektedir.
She allegedly killed him in self defense.
- İddialara göre o onu kendini savunmak için öldürdü.
Allegedly, Tom turned that offer down.
- İddiaya göre, Tom o öneriyi reddetti.
This idea is the basis of my argument.
- Bu fikir benim iddiamın temelidir.
Her argument was not based on facts.
- Onun iddiası gerçeklere dayalı değildi.
The salesman made some exaggerated claims in order to sell his product.
- Satıcı onun ürününü satmak için bazı abartılı iddialar ortaya attı.
There is no scientific basis for these claims.
- Bu iddialar için hiçbir bilimsel dayanak yok.
Can you prove the allegations?
- İddiaları kanıtlayabilir misin?
Tom had denied the allegations.
- Tom iddiaları reddetti.