Benim Türkçe klavyem yok.
 - I don't have a Turkish keyboard.
Neredeyse kahvemi klavyeye döküyordum.
 - I nearly spilled my coffee on the keyboard.
Hiçbir klavye bulunmadı. Devam etmek için lütfen için F1 tuşuna basın.
 - No keyboard has been found. Please press F1 to continue.
Tom bilgisayar klavyesindeki bir tuşa bastı.
 - Tom pressed a key on the computer keyboard.