I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
Fred took a liking to Jane and they started seeing each other.
- Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onlar birbiriyle görüşmeye başladı.
Somehow I have taken a fancy to that girl.
- Her nedense o kızdan hoşlanmaya başladım.
Tom didn't enjoy the concert very much.
- Tom konserden çok fazla hoşlanmadı.
I'm surprised that Beth didn't enjoy her time at the farm.
- Beth'in çiftlikteki zamanından hoşlanmadığına şaşırdım.
I disliked the idea of the necessary call, but it had to be done.
- Gerekli arama fikrinden hoşlanmadım, fakat o yapılmalıydı.
He is such a bad person that everybody dislikes him.
- O kadar kötü birisi ki kimse ondan hoşlanmaz.
We enjoyed singing songs together.
- Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.
Most young adults enjoy going out at night.
- Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.
I do not much care for this kind of drink.
- Bu tür içkiden fazla hoşlanmam.
Women didn't care for him.
- Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
Fred took a liking to Jane and started dating her.
- Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onunla çıkmaya başladı.
Mary's boss is a bit too tactile for her liking.
- Meryem'in patronu, onun hazzetmeyeceği kadar temastan hoşlanan biri.