hervorrufend

listen to the pronunciation of hervorrufend
Английский Язык - Турецкий язык

Определение hervorrufend в Английский Язык Турецкий язык словарь

exciting
heyecan verici

Futbol heyecan verici bir spordur. - Soccer is an exciting sport.

Futbol heyecan verici bir oyundur. - Soccer is an exciting game.

exciting
{s} heyecanlı

Heyecanlı bir oyundu.Herkes heyecanlandı. - That was an exciting game. Everybody was excited.

Bugün çok heyecanlı bir gün. - Today is a very exciting day.

exciting
{f} heyecanlandır

İspanya'yı ilk ziyaretimde her şey beni heyecanlandırıyordu. - Everything was exciting to me when I visited Spain for the first time.

Buz hokeyi heyecanlandırıcı bir spordur. - Ice hockey is an exciting sport.

causing
(Dilbilim) ettirme
engendering
yol açmak
engendering
doğurma
exciting
heyecanlandırma
exciting
uyaran
causing
{f} neden ol

Çalışman müşterilerin birçok şikayetine neden oluyordu.; Buradan hemen ayrılmanı emrediyorum. Defol git ha! Ben zaten burada çalışmak istemedim - Your work has been causing a lot of complaints from customers; I'm ordering you to leave immediately. Oh, up yours! I didn't want to work here in the first place.

Soruna neyin neden olduğunu biliyor musun? - Do you know what's causing the problem?

creating
{f} yarat

Davranışın çok sayıda sorun yaratıyor. - Your behavior is creating a lot of problems.

Moskova’da kendi elleriyle bir mucize yaratan genç bir Kırgız kadın, Dağıstanlıları şaşırttı. - A young Kyrgyz woman, creating a miracle with her own hands in Moscow, amazed the Dagestanis.

evoking
{f} çağrıştır
evoking
{i} çağrıştırma
exciting
heyecanlandırıcı

Buz hokeyi heyecanlandırıcı bir spordur. - Ice hockey is an exciting sport.

causing
sebep olan

Kovanlarına sebep olan şey bu olabilir. - That may be what's causing your hives.

Tüm soruna sebep olan sensin. - You're the one causing all the trouble.

creating
yaratma

O bir suçun öyküsünü yaratmada iyidir. - She's good at creating the narrative of a crime.

Din hala kullanımda olan çeşitli takvimleri yaratmada çok önemli bir rol oynamıştır. - Religion played a very important role in creating the various calendars still in use.

evoking
çağrıştırarak
exciting
{s} ilginç

Bu hikaye ilginç, eğlenceli ve hatta heyecan verici. - This story is interesting, funny and even exciting.

exciting
(Tıp) Uyarıcı, harekete sevkedici, kişide heyecan doğurucu
exciting
(sıfat) heyecanlandırıcı, heyecanlı, heyecan verici, ilginç, uyarıcı
Немецкий Язык - Английский Язык