Kimin başkan olarak seçilmesi gerektiğine dair hararetli bir tartışma vardı.
- There was a heated argument as to who should be appointed chairman.
Onun hakkında hararetli bir tartışma yaptık.
- We had a heated discussion about it.
Merkezi ısıtma kışın yeterince ısıtıyor mu?
- Is the central heating warm enough in the winter?
Üşüyüp ısıtıcıyı açtım.
- Feeling chilly, I turned on the heater.
Sıcaklık bütün gece beni uyanık tuttu.
- The heat kept me awake all night.
Hatta Tom bu sıcaklıkta çalışamayacağını söylüyor.
- Tom says he can't even work in this heat.
Indüksiyon ocakları doğrudan tencere ve tavalar ısıtmak için mıknatıslar kullanır.
- Induction cookers use magnets to directly heat pots and pans.
Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.
- By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it.
Onlar hararetli bir tartışmaya girdi.
- They entered into a heated discussion.
Onun hakkında hararetli bir tartışma yaptık.
- We had a heated discussion about it.
Merkezi ısıtma kışın yeterince ısıtıyor mu?
- Is the central heating warm enough in the winter?
Üşüyüp ısıtıcıyı açtım.
- Feeling chilly, I turned on the heater.
Tom sıcaklığa daha fazla katlanamayacağını söylüyor.
- Tom says he can't put up with the heat any longer.
Hatta Tom bu sıcaklıkta çalışamayacağını söylüyor.
- Tom says he can't even work in this heat.
John odaya girdiğinde Tom ve Marry ateşli bir tartışmanın ortasındaydı.
- Tom and Mary were in the middle of a heated argument when John walked into the room.
Tom'un Mary ile ateşli bir tartışması vardı.
- Tom had a heated argument with Mary.
Ev güneş enerjisi ile ısıtılmaktadır.
- The house is heated by solar energy.
Elektrikli ütüler elektrikle ısıtılır.
- Electric irons are heated by electricity.
John odaya girdiğinde Tom ve Marry ateşli bir tartışmanın ortasındaydı.
- Tom and Mary were in the middle of a heated argument when John walked into the room.
Tom'un Mary ile ateşli bir tartışması vardı.
- Tom had a heated argument with Mary.
Demir tavında dövülür.
- Roast the bhakri while the pan is heated.
Indüksiyon ocakları doğrudan tencere ve tavalar ısıtmak için mıknatıslar kullanır.
- Induction cookers use magnets to directly heat pots and pans.
İyi bir ısıtma sistemimiz var.
- We have a good heating system.
Bu okulun ısıtması yok.
- This school has no heating.
The heat! Scram!.
The male canines were attracted by the female in heat.
The children stayed indoors during this year's summer heat.
The chili sauce gave the dish heat.
a heated argument.