harca

listen to the pronunciation of harca
Турецкий язык - Английский Язык
{f} spending

My roommate is prodigal when it comes to spending money on movies; he buys them the day they're released, regardless of price. - Oda arkadaşım, filmlere para harcama söz konusu olduğunda, müsriftir; o fiyatı ne olursa olsun, onları piyasaya çıktığı gün alıyor.

You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth. - Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.

spend

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

She earns more than she spends. - O harcadığından daha fazla para kazanıyor.

{f} spent

They spent six months building the house. - Onlar evi yapmak için altı ay harcadılar.

McKinley spent three-and-a-half-million dollars. - McKinley, üç buçuk milyon dolar harcadı.

pay out
expend

The expenditure totaled 200,000 yen. - Harcama 200.000 yen'i buldu.

Expenditures must be reduced. - Harcamalar düşürülmelidir.

payout
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение harca в Турецкий язык Турецкий язык словарь

HARCA'
(Osmanlı Dönemi) Ayakları beline varana kadar beyaz olan koyun