halbzeit

listen to the pronunciation of halbzeit
Немецкий Язык - Турецкий язык
en. e. halptsayt (sp.) devre, haftaym
en {halptsayt} e sp. devre, haftaym
yarı zaman
haftaym
erste Halbzeit
birinci devre
zweite Halbzeit
ikinci devre
Английский Язык - Турецкий язык

Определение halbzeit в Английский Язык Турецкий язык словарь

half
ara

Yaklaşık bir saat önce Tom aradı. - Tom called about half an hour ago.

Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı. - It took me an hour and a half to get there by car.

half
(pul/içecek/bilet/vb.) yarım
half
buçuk

Saat altı buçukta döneceğim. - I'll return at half past six.

Tom sekiz buçuk yıl önce ailesiyle birlikte Japonya'ya geldi. - Tom came to Japan eight and a half years ago with his parents.

half
yarı

Lütfen yarım saat bekle. - Please wait half an hour.

İşini yarıda bırakma. - Don't leave your work half done.

half
{i} yarım

Yarım düzine yumurta aldım. - I bought half a dozen eggs.

Yarım saat koşmaya devam etti. - He run on for half an hour.

half
yarımhalf brother üvey erkek karde
half
yarı yarıya

Tom kağıt parçasını yarı yarıya katladı. - Tom folded the piece of paper in half.

Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı. - His income was diminished by half after retirement.

half
kısmen

Tom sadece kısmen şaka yapıyordu. - Tom was only half joking.

half
{i} yarım, yarı: Two halves make a whole. İki yarım bir bütün eder. half an apple yarım elma. Half the students have come
half
yarım buçuk yarı
half
{i} devre

Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir. - This car can deactivate half of its engine's cylinders.

half
{ç} halves (hävz)
half
(zarf) yarı, yarı yarıya, hemen hemen, neredeyse
half
{i} yarı saha
half
hemen hemen