She has a marvelous sense of humor.
- Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.
I had a marvelous time.
- Harika bir zaman geçirdim.
The washing machine is a wonderful invention.
- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend.
- Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.
Thank you for the wonderful gift.
- Harika hediye için teşekkürler.
I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend.
- Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.
Everyone crowded around the fantastic dancer.
- Herkes harika dansçının etrafına toplandı.
In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
- Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
Isn't it a beautiful day for a picnic?
- Piknik için harika bir gün, değil mi?
This catterpillar will turn into a beautiful butterfly.
- Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.
How wonderful were the good old days.
- Eski güzel günler ne kadar harikaydı.
When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool.
- On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.
I thought it was cool.
- Onun harika olduğunu düşündüm.
Don't you think it's cool?
- Bunun harika olduğunu düşünmüyor musun?
The food was great in Italy.
- İtalya'da yemekler harikaydı.
I finally came up with a great idea.
- Sonunda harika bir çözüm buldum.
Even ill she looks gorgeous.
- O hasta olsa bile harika görünüyor.
Isn't her ring gorgeous?
- Yüzüğü harika değil mi?
I hope you're having a fabulous day and we need to celebrate our birthdays together soon!
- Harika bir gün yaşadığınızı umuyorum ve yakında birlikte doğum günlerimizi kutlamamız gerekiyor!
I think that's absolutely fabulous.
- Onun kesinlikle harika olduğunu düşünüyorum.
You did an incredible job.
- Harika bir iş yaptın.
You've done a superb job.
- Harika bir iş yaptın.
Tom did a splendid job.
- Tom harika bir iş yaptı.
I had a marvelous time.
- Harika bir zaman geçirdim.
I thought it was marvelous.
- Onun harika olduğunu düşündüm.
Tom is a child prodigy.
- Tom harika bir çocuk.
For children, this world is full of wonders and miracles.
- Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
I really do feel phenomenal now.
- Şu an gerçekten harika hissediyorum.
It's marvellous to listen to a learned person.
- Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.
I love living in this marvellous town.
- Bu kadar harika bir kentte yaşamayı seviyorum.
Oh, Mary, you look terrific!
- Ah, Mary, harika görünüyorsun!
This all sounds great.
- Bunun hepsi harika görünüyor.
The human brain is a wondrous thing. It works until the moment you stand up to make a speech.
- İnsan beyni harika bir şeydir. Konuşmak için sen ayakta kalana kadar çalışır.