The murder remains a mystery.
- Cinayet gizem olarak kalır.
He had no difficulty explaining the mystery.
- O, gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
Russia is a riddle wrapped in a mystery inside an enigma.
- Rusya, bir muammanın içindeki gizemle sarılmış bir bilmece.
Tom had nothing to hide.
- Tom'un gizleyecek bir şeyi yoktu.
She tried to hide her mistake from us.
- O, hatasını bizden gizlemeye çalıştı.
The sun was hidden in the moon's shadow.
- Güneş ayın gölgesine gizlenmişti.
The money was hidden beneath the floorboards.
- Para döşeme tahtalarının altında gizlenmişti.
Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work.
- Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.
She concealed the fact that she used to be a salesgirl.
- O, bir tezgahtar olduğu gerçeğini gizlemişti.
He makes no disguise of his feelings.
- O hislerini gizlemez.
He disguised himself as a salesman and visited her house.
- Bir satıcı olarak kimliğini gizledi ve onun evini ziyaret etti.
I didn't mean to keep it secret.
- Bunu gizli tutmak niyetinde değildim.
The secret service guards him against attack.
- Gizli servis onu saldırıya karşı koruyor.
Tom isn't very good at concealing the way he really feels.
- Tom gerçekten hissettiği şekli gizlemede çok iyi değildir.
Tom has done a pretty good job concealing his dissatisfaction.
- Tom memnuniyetsizliğini gizleyen oldukça iyi bir iş yaptı.
Tom concealed his pistol under his coat.
- Tom silahını paltosunun altında gizledi.
Mrs Cockburn concealed her name lest the knowledge of her sex and youth should produce a prejudice against her work.
- Gençlik ve cinsiyetiyle ilgili bilgi işine karşı bir ön yargıya sebep olmasın diye Bayan Cockburn adını gizledi.
She disguised herself as him.
- O, kendini o olarak gizledi.
The thief disguised himself as an old lady.
- Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.