Tom evin etrafında büyümüş olan pek çok yabani otları görebiliyor.
- Tom can see the many weeds that had grown up around the house.
O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
Tom'un yetişkin bir kızı var.
- Tom has a grown daughter.
Çocuk bir yetişkine benziyordu.
- The boy looked like a grown-up.
Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
- Rice is grown in rainy regions.
Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
- Open-air markets sell food grown on local farms.