Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
Our wedding anniversary is coming soon.
- Evlilik yıl dönümümüz yakında geliyor.
Both of his parents are coming to Tokyo.
- Onun ebeveynlerinin her ikisi Tokyo'ya geliyorlar.
Cathy is coming to see our baby tonight.
- Cathy bu gece bizim bebeği görmek için geliyor.
Tom is coming up behind us.
- Tom arkamızdan geliyor.
Tom is coming upstairs.
- Tom üst kata geliyor.
No more than 50 people came.
- 50 kişiden fazla gelen olmadı.
She came to see us yesterday.
- O dün bizi görmek için geldi.
Wisdom does not automatically come with age.
- Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez.
Why did you come to Japan?
- Neden Japonya'ya geldin?
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
Susan found out where the puppy had come from.
- Susan köpeğin nereden geldiğini öğrendi.
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
Christmas is coming soon.
- Yakında Noel geliyor.
Next time I come, I'll bring you some flowers.
- Bir daha ki gelişimde, sana bazı çiçekler getireceğim.
He came bearing a large bunch of flowers.
- O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
That sounds good, doesn't it?
- O kulağa hoş geliyor, değil mi?
It seems that I have lost my keys.
- Anahtarlarımı kaybettim gibi geliyor.
It seems that you are very happy today.
- Bugün çok mutlusun gibi geliyor.
O, saçına jöle sürer.
- Tom puts gel in his hair.
Tom saçına jöle çaldı.
- Tom put gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
- I make panna cotta without using gelatin.