As regards result, you don't have to worry.
 - Sonuca gelince, endişelenmek zorunda değilsin.
As for living in Japan, I have nothing to complain about.
 - Japonya'da yaşamaya gelince, şikâyet edecek bir şeyim yok.
As for me, instead of trying to be a cool, international man, I would like to be an open-minded earth person.
 - Bana gelince, uluslar arası klas bir insan olmaya çabalamak yerine, açık fikirli bir dünya insanı olmak istiyorum.
It's a tossup as to who will win; both teams are about the same in quality.
 - Kimin kazanacağına gelince bir şanstır; her iki takım da kalite olarak aynıdır.
There is some confusion as to who won.
 - Kimin kazandığına gelince bir karışıklık var.
The girl fainted, but she came to when we threw water on her face.
 - Kız bayıldı, fakat biz onun yüzüne su döktüğümüzde o kendine geldi.
I came to Japan from China.
 - Çin'den Japonya'ya geldim.
Wisdom does not automatically come with age.
 - Bilim yaş ile otomatik olarak gelmez.
Do you want to come with us?
 - Bizimle gelmek ister misiniz?
Susan found out where the puppy had come from.
 - Susan köpeğin nereden geldiğini öğrendi.
80% of all English words come from other languages.
 - Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
She is coming from England.
 - O İngiltere'den geliyor.
Christmas is coming soon.
 - Yakında Noel geliyor.
There is not past, no future; everything flows in an eternal present.
 - Geçmiş ve gelecek yok; her şey sonsuz bir şimdikilikte akıyor.
These flowers come from Holland.
 - Bu çiçekler Hollanda’dan geliyor.
O, saçına jöle sürer.
 - Tom puts gel in his hair.
Tom saçına jöle çaldı.
 - Tom put gel in his hair.
Pelte limonlu ve portakallı olarak yapılabilen içine taze meyve katıldığında ise tadına doyum olmayan tatlıdır.
Ben jelatin kullanmadan panna cotta yaparım.
 - I make panna cotta without using gelatin.