It's a bit strange to me.
- O bana biraz garip geldi.
I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
- Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
Tom had an odd look on his face.
- Tom'un yüzünde garip bir ifade vardı.
She must have sensed something odd.
- Garip bir şey hissetmiş olmalı.
Tom looked a little awkward.
- Tom biraz garip görünüyordu.
Tom was beginning to feel awkward.
- Tom garip hissetmeye başlamıştı.
You're such a weirdo.
- Sen bir garip tipsin.
For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
- Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
The car has been acting strangely.
- Araba garip biçimde hareket ediyor.
He has started acting strangely.
- Garip biçimde davranmaya başladı.
They looked at me funny.
- Onlar bana garip baktılar.
There's a funny smell coming from the engine of the car.
- Arabanın motorundan gelen garip bir koku var.
Your freaking grandfather nearly ran me over!
- Senin garip büyükbaban neredeyse beni ezecekti!
The olm is my favourite animal, due to its grotesque appearance.
- Olm garip görünümü nedeniyle benim en sevdiğim hayvan.
There's something oddly familiar about Tom.
- Tom hakkında garip bir biçimde tanıdık bir şey var.
Oddly, she had suddenly disappeared.
- Garip bir biçimde, o birden kayboldu.