günlükler

listen to the pronunciation of günlükler
Турецкий язык - Английский Язык

Определение günlükler в Турецкий язык Английский Язык словарь

günlük
diary

I am keeping a diary every day. - Her gün bir günlük tutuyorum.

Tom keeps a diary in French. - Tom Fransızca bir günlük tutuyor.

gün
day

And I will raise it again in three days. - Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım.

Rome was not built in a day. - Roma bir gün içinde kurulmamıştır.

günlük
daily

He seems to be oppressed by his monotonous daily life. - Monoton günlük yaşantısı yüzünden bunalmış gibi görünüyor.

Tell me about your daily life. - Bana günlük yaşantından bahset.

günlük
journal

Do you keep a journal? - Bir günlük tutuyor musunuz?

I was the one who suggested Tom keep a journal. - Tom'un bir günlük tutmasını öneren kişi bendim.

gün
day, days, time, times, period
günlük
diurnal
günlük
casually
günlük
{s} everyday

TV plays an important part in everyday life. - TV günlük yaşamda önemli bir rol oynar.

She wanted to get away from everyday life. - Günlük hayattan uzaklaşmak istedi.

gün
happy days, better times, days of happiness
gün
sunlight

Sunlight brightens the room. - Güneş ışığı odayı aydınlatıyor.

Paintings should not be exposed to direct sunlight. - Tablolar, doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.

gün
present

I would like to give him a present for his birthday. - Ona doğum günü için bir hediye vermek istiyorum.

I got you a pen as a birthday present. - Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.

gün
today

Today is June 18th and it is Muiriel's birthday! - Bugün Haziran'ın 18'i ve bugün Muiriel'in doğum günü!

Today is a sunny day. - Bugün güneşli bir gün.

gün
(Bilgisayar) on
gün
sunshine

Sunshine is beneficial to plants. - Güneş ışığı bitkiler için faydalıdır.

The sunshine tempted people out. - Güneş ışığı insanları dışarı çıkmaya özendirdi.

gün
time

How many times a day does that bus run? - O otobüs günde kaç kez çalışır?

How many times does the bus run each day? - Otobüs her gün kaç kez çalışır?

günlük
memo book
günlük
per day

I know that I should sleep for at least eight hours per day, however usually I sleep less. - Günlük en az sekiz saat uyumam gerektiğini biliyorum ama genellikle daha az uyuyorum.

günlük
(Bilgisayar) logging
günlük
lasting days
günlük
memoirs
gün
special day, feast day
günlük
day-to-day

I am tired of the day-to-day routine of life. - Hayatın günlük rutininden usandım.

günlük
quotidian
günlük
casual
günlük
per diem
günlük
olibanum
günlük
day book
günlük
log

Mike made a rude table from the logs. - Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.

gün
date (a given point of time)
gün
day, time
gün
(Latin) dies

Sami will maintain his innocence until the day he dies. - Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.

gün
a woman's at-home day
gün
the day
gün
on the day
gün
day a
gün
by the day
gün
daytime, day
gün
day; sun; sunlight, sunshine; daytime; today, present; time; age, period; good times; date; at-home day
gün
daylight, sunlight
gün
(Hukuk) date

Which is the date of your birthday? - Doğum günün hangi tarih?

That textbook is out of date. - O ders kitabı güncel değil.

gün
sun

What a beautiful sunset! - Ne güzel bir günbatımı!

Every day they killed a llama to make the Sun God happy. - Onlar Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdü.

gün
bee

He has been unconscious for three days. - Onun üç gün boyunca bilinci kapalı.

I thought doing this would be easy, but we've been working all day and we're still not finished. - Bunun kolay olacağını düşünmüştüm, fakat bütün gün çalışıyoruz ve hâlâ bitirmedik.

günlük
incense (obtained from the storax tree)
günlük
fresh
günlük
workaday
günlük
incense, frankincense
günlük
frankincense
günlük
day to day
günlük
journal , log , daily (adj.)
günlük
daybook
günlük
of every day
günlük
frankincense, gumthus, olibanum
günlük
mundane
günlük
hackneyed
günlük
daytoday
günlük
circadian
günlük
incense
günlük
storax
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение günlükler в Турецкий язык Турецкий язык словарь

gün
Zaman, sıra: "Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık."- H. Taner. Çağ, devir. İyi yaşanmış zaman
gün
Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre: "Kız kardeşi üç yıl, bir gün olsun canı sıkılmadan yaşadı Tatvan'da."- N. Cumalı. İçinde bulunulan zaman: "Aylıkları, günün ihtiyaçları karşısında devede kulak gibi kalıyordu."- R. N. Güntekin
gün
Güneş ışığı
gün
Güneş: "Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı."- M. Ş. Esendal
gün
Gündüz: "Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş."- H. Taner
gün
Tarih
Gün
(Hukuk) YEVM
Gün
ruz
Günlük
muhtıra
Günlük
(Hukuk) YEVMİ
Günlük
günce
Günlük
jurnal
Günlük
(Hukuk) RUZNAMÇE
gün
Zaman, sıra
gün
Çoğunlukla ev hanımlarının ayın belirli günlerinde konuk ağırlamak için yaptıkları toplantı
gün
Güneş

güneşin çıkmış olmasına rağmen, hava soğuktu. - Güneş çıkmış olsa bile hava soğuktu.

Güneşli olsa da hava soğuktu. - Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.

gün
İçinde bulunulan zaman
gün
İyi yaşanmış zaman
gün
Çağ, devir
gün
Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre
gün
Bayram niteliğinde özel gün
gün
Gündüz
günlük
O günkü, o günle ilgili
günlük
Günü gününe tutulan hatıra, günce, muhtıra
günlük
Tropik bölgelerde yetişen sığala ağacından elde edilen reçine
günlük
Her gün yapılan, her gün yayımlanan, her gün çıkan
günlük
Tütsü için kullanılan bir çeşit ağaç sakızı
günlük
O günkü, o günle ilgili. Üzerinden gün geçmiş veya geçecek
günlük
Günü gününe tutulan anı yazısı veya bu yazıları içine alan eser, günce
günlük
Üzerinden gün geçmiş veya geçecek
günlük
Tropik bölgelerde yetisen Sığala (Amber) Ağacı"ndan elde edilen yağ
günlük
(Osmanlı Dönemi) yevmiye
günlükler
Избранное