She was watching the film with her eyes red in tears.
- O gözyaşları içindeki kırmızı gözleri ile filmi izliyordu.
One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
- Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object.
- Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.
I'm observing wild birds.
- Ben yabani kuşları gözlemliyorum.
This song is so moving that it brings tears to my eyes.
- Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.
Mother looked at me with tears in her eyes.
- Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
I observed that his hands were unsteady.
- Ellerinin titrek olduğunu gözlemledim.
The boy observed the birds all day.
- Çocuk bütün gün kuşları gözlemledi.
He observed many types of creatures there.
- Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.
The woman observes and the man thinks.
- Kadın gözlemler ve erkek düşünür.