Please keep your cynical remarks to yourself.
 - Alaycı görüşlerini kendine saklamanı rica ediyorum.
Don't take his remarks too literally.
 - Onun görüşlerini harfiyen almayın.
His opinions are worthless.
 - Onun görüşleri değersizdir.
He changes his opinions one after another.
 - O, birbiri ardına görüşlerini değiştirir.
Take a liberal view of young people.
 - Genç insanların özgürlükçü görüşünü al.
His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl.
 - Ebeveynlerinin görüşü onun kazancını aptal bir kıza harcadığı idi!
Please keep your cynical remarks to yourself.
 - Alaycı görüşlerini kendine saklamanı rica ediyorum.
Don't take his remarks too literally.
 - Onun görüşlerini harfiyen almayın.
In my opinion, Twitter bird is the most evil bird in our world.
 - Kendi görüşüme göre, Twitter kuşu dünyamızdaki en kötü kuştur.
In that respect, my opinion differs from yours.
 - O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
He had a notion that she was very angry with him.
 - Onun ona çok kızgın olduğu hususunda bir görüşü vardı.
She fell in love with him at first sight.
 - İlk görüşte ona âşık oldu.
The man fell in love at first sight.
 - Adam ilk görüşte âşık oldu.
Unfortunately, many Russian citizens have inadequate conception of what is happening in Kyiv.
 - Ne yazık ki, birçok Rus vatandaşı Kiev'de olanlar hakkında yetersiz görüş sahibidir.
It is hard to live up to your convictions.
 - Senin görüşlerine göre yaşamak zor.
Our opinion is an idea which we have; our conviction an idea which has us.
 - Bizim görüşümüz sahip olduğumuz bir fikirdir; inancımız bize sahip olan bir fikirdir.
There seems to be a difference in outlook between us.
 - Aramızdaki görüş açısında bir fark var gibi görünüyor.
I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.
 - Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum.
My eyesight is beginning to fail.
 - Görüş yeteneğim bozulmaya başlıyor.
I have normal eyesight.
 - Ben normal görüşe sahibim.
I'll see you after practice.
 - Uygulamadan sonra görüşürüz.
See you at band practice.
 - Bando uygulamasında görüşürüz.
Many people uphold the stance that 95% of DNA is junk.
 - Birçok kişi DNA'nın % 95'inin önemsiz olduğu görüşünü savunur.
An option is now under consideration.
 - Bir seçenek şimdi görüşülmekte.
Your opinion sounds like a good idea.
 - Senin görüşün, iyi bir düşünce gibi geliyor.
Our opinion is an idea which we have; our conviction an idea which has us.
 - Bizim görüşümüz sahip olduğumuz bir fikirdir; inancımız bize sahip olan bir fikirdir.
Unfortunately, many Russian citizens have inadequate conception of what is happening in Kyiv.
 - Ne yazık ki, birçok Rus vatandaşı Kiev'de olanlar hakkında yetersiz görüş sahibidir.
I must confer with my colleagues on the matter.
 - Meseleyle ilgili meslektaşlarımla görüşmeliyim.
If you have some troubles, I recommend you confer with him.
 - Bazı sıkıntılarınız varsa onunla görüşmenizi öneririm.
I thought if I broke up with you, I'd never have to see you again.
 - Seninle ilişkiyi bitirseydim, seninle tekrar görüşmek zorunda kalmayacağımı sandım.
I thought we came here to discuss a new deal.
 - Yeni bir anlaşmayı görüşmek için buraya geldiğimizi düşündüm.
She is open to people who have a different point of view.
 - O, farklı görüşten insanlara açık.
I fully agree with your point of view.
 - Görüşüne tamamen katılıyorum.
Your argument is not based in fact.
 - Görüşün gerçeğe dayalı değil.
A new argument was presented.
 - Yeni bir görüş sunuldu.
Death is only a horizon, and a horizon is nothing save the limit of our sight.
 - Ölüm sadece bir ufuktur ve bir ufuk bizim görüş limitimiz hariç hiçbir şeydir.
Death is only a horizon. And a horizon is just the edge of our field of view.
 - Ölüm sadece bir ufuktur. Ve bir ufuk sadece görüş alanımızın sınırıdır.
Sami wanted to discuss a case with Layla.
 - Sami, Leyla ile bir konuyu görüşmek istiyordu.
In their case, it was love at first sight.
 - Onların durumunda, bu ilk görüşte aşktı.
My eyesight is getting worse.
 - Benim görüşüm kötüleşiyor.
I have poor eyesight.
 - Benim kötü görüşüm var.
He is a genius in his own opinion.
 - Kendi görüşüne göre o bir deha.
Visibility was severely restricted in the heavy fog.
 - Görüş yoğun siste ciddi olarak sınırlı idi.
Due to limited visibility navigation may be difficult.
 - Sınırlı görüş nedeniyle yolculuk zor olabilir.
The president stated his position on the issue.
 - Başkan konuyla ilgili kişisel görüşünü belirtti.
Only your narrow-minded ideas are interesting.
 - Sadece senin dar görüşlü fikirlerin ilginç.
I find her opinions odd but interesting.
 - Onun görüşlerini tuhaf ama ilginç buluyorum.
I'm afraid my visual field has narrowed.
 - Maalesef görüş alanım daraldı.
My sister has perfect vision.
 - Kız kardeşim mükemmel görüşe sahiptir.
I adjusted the telescope to my vision.
 - Görüşüme göre teleskobu ayarladım.
I have a job interview at two o'clock tomorrow afternoon.
 - Yarın öğleden sonra ikide bir iş görüşmem var.
In addition, I have to interview a professor.
 - Ayrıca, bir profesörle görüşmeliyim.
From an objective viewpoint, his argument was far from rational.
 - Objektif olarak bakınca, onun görüşleri rasyonalizmden epey uzak.
Tom and Mary were discussing their problems with John.
 - Tom ve Mary sorunlarını John'la görüşüyordu.
The committee is discussing social welfare.
 - Kurul sosyal yardımı görüşüyor.