Genellikle Pazartesiden Cumaya kadar okula giderler.
- They usually go to school from Monday to Friday.
Genellikle cuma günü markete giderim.
- I usually go to market on Friday.
Tom Mary'ye bir Fransız kızartma sundu ve o bir tane aldı.
- Tom offered Mary a French fry and she took one.
Sen hiç onları kızartma yerine patateslerini fırında pişirmeyi düşündün mü?
- Have you ever thought about baking your potatoes instead of frying them?
Kızartılmış tavuğun bir çatalla mı yoksa parmaklarınızla mı yenilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?
- Do you think fried chicken should be eaten with a fork or with your fingers?
Domuz doğranmış ve kızartılmış.
- The pork is diced and fried.
Patatesleri kızartmayı bırak.
- Finish frying the potatoes.
Kızartma tavası paslı.
- The frying pan is rusty.
Kızartmak için daha büyük balıklarımız var.
- We've got bigger fish to fry.
Pastayı pişirmek yumurta kızartmaktan çok daha fazla zaman alır.
- Baking a cake takes more time than frying an egg.
Tom sıcak bir kızartma tavasında parmaklarını yaktı.
- Tom burned his fingers on a hot frying pan.
Tom Mary'ye bir Fransız kızartma sundu ve o bir tane aldı.
- Tom offered Mary a French fry and she took one.
Masada üzerinde üç kızarmış yumurta bulunan bir tabak vardı.
- On the table, there was a plate with three fried eggs on it.
Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.
- Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.
Tom, kızarmış tavuk seviyor.
- Tom loves fried chicken.
Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.
- Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.
Tom sıcak bir kızartma tavasında parmaklarını yaktı.
- Tom burned his fingers on a hot frying pan.
Tom bir yumurta kızartıyor.
- Tom is frying an egg.
Tom Mary'ye bir Fransız kızartma sundu ve o bir tane aldı.
- Tom offered Mary a French fry and she took one.
Tom sıcak bir kızartma tavasında parmaklarını yaktı.
- Tom burned his fingers on a hot frying pan.
He always ate his eggs fried, never scrambled.
Man, I got totally fried on weed at Chad's party.'.
It looks like your motherboard is fried.
He's guilty of murder — he's going to fry.