Whose brushes are these? They are Picasso's.
 - Kimin fırçaları bunlar? Onlar Picasso'nun.
He brushes his teeth after his meals.
 - O yemeklerinden sonra dişlerini fırçalar.
Taro, go brush your teeth.
 - Taro,git dişlerini fırçala.
Brush your teeth after every meal.
 - Her yemekten sonra dişlerini fırçala.
I've bought a new palette and a few paint brushes.
 - Yeni bir palet ve birkaç boyama fırçası aldım.
It is important to brush ones teeth every day.
 - Birinin dişlerini her gün fırçalaması önemlidir.
One should brush one's teeth every day.
 - Biri her gün dişlerini fırçalamalı.
I brush my teeth; I comb my hair.
 - Dişlerimi fırçalarım; Saçımı tararım.
I like to comb my hair with this comb.
 - Bu tarakla saçlarımı fırçalamayı severim.
She scrubbed the kitchen floor with a brush.
 - O bir fırça ile mutfak zeminini temizledi.
Tom asked Mary to scrub the toilet.
 - Tom Mary'den tuvaleti fırçalamasını rica etti.