esmerler

listen to the pronunciation of esmerler
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение esmerler в Турецкий язык Турецкий язык словарь

ESMER
(Osmanlı Dönemi) Siyaha, karaya çalan kumral renk
Esmer
kişmiri
Esmer
yağız
Esmer
kara
esmer
Kurşunî renk
esmer
Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan (kimse), yağız
esmer
Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan kimse, yağız: "Üzülüyor, ama üzüntüsü, kızının esmer güzeli olmasına..."- S. F. Abasıyanık
esmer
Siyaha çalan buğday rengi
esmer
Kurşuni renk: "Sazlı köyü ayaklandığı zaman gökyüzü daha esmerdi."- T. Buğra
Курдский Язык - Турецкий язык

Определение esmerler в Курдский Язык Турецкий язык словарь

esmer
esmer
Турецкий язык - Английский Язык

Определение esmerler в Турецкий язык Английский Язык словарь

esmer
brunette

Do you prefer blondes or brunettes? - Sarışınları mı yoksa esmerleri mi tercih edersin.

Wienczysława is the most beautiful brunette in the workplace. - Wienczysława, işyerindeki en güzel esmerdir.

esmer
ebony
esmer
swarthy

I can't understand how she can be so fair when her brother is swarthy. - Erkek kardeşi esmer olduğunda onun nasıl bu kadar sarışın olduğunu anlayamıyorum.

A stocky man with a swarthy complexion snatched Mary's handbag and disappeared into the crowd. - Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.

esmer
darkskinned
esmer
dark-skinned
esmer
brown

Tom eats a lot of brown rice. - Tom çok fazla esmer pirinç yer.

She was very brown after her holiday. - O, tatilinden sonra çok esmerdi.

esmer
tan
esmer
dusky
esmer
blackie
esmer
{s} tawny
esmer
dun
esmer
{s} swart

I can't understand how she can be so fair when her brother is swarthy. - Erkek kardeşi esmer olduğunda onun nasıl bu kadar sarışın olduğunu anlayamıyorum.

A stocky man with a swarthy complexion snatched Mary's handbag and disappeared into the crowd. - Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.

esmer
dark colored
esmer
subfuse
esmer
blacky
esmer
brunet

She was a bubbly twenty-year-old brunette. - O yirmi yaşında şen şakrak bir esmerdi.

Is your wife a blonde or a brunette? - Karın sarışın mı yoksa esmer mi?

esmer
dark

He's tall, dark, and handsome. - O, uzun boylu, esmer ve yakışıklı.

Tom is dark and handsome. - Tom esmer ve yakışıklıdır.

esmer
darkskinned, swarthy; brunette
esmer
dark, swarthy
esmer
dark, brown