Exile had worn the man to a shadow.
Her high pitched voice is really wearing on me lately.
There was nothing but an old chair in the room.
 - Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
Soccer is an old game.
 - Futbol eski bir oyundur.
Lincoln greeted his former political rival.
 - Lincoln eski siyasi rakibini karşıladı.
The former Argentine currency was Austral. Its symbol was ₳.
 - Arjantin'in eski para birimi Austral'di. Sembolü ₳ idi.
This is the same old problem we've had the past three years.
 - Bu, son üç yıldır yaşadığımız eski soruna benzerdir.
If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.
 - İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.
Is this a vintage car?
 - Bu eski model bir araba mı?
I bought it at the vintage clothing store.
 - Onu eski giysi dükkanından aldım.
Contemporary Persian poems haven’t been known in west world as well as ancient ones.
 - Eski olanlarının yanı sıra çağdaş Farsça şiirler batı dünyasında bilinmemektedir.
Tom is studying the ancient civilizations of the Mediterranean.
 - Tom Akdenizin eski medeniyetlerinin öğrenimini görüyor.
Laser rays are used in the restoration of ancient works.
 - Lazer ışınları eski eserlerin restorasyonunda kullanılmaktadır.
If it's not from Scotland and it hasn't been aged at least twelve years, then it isn't whisky.
 - Eğer İskoçya'dan gelmiyorsa ve en az on iki yıl eskitilmediyse o zaman o, viski değildir.
Tom has three ex-wives.
 - Tom'un üç eski karısı var.
Mary is Tom's ex-wife.
 - Mary'nin eski-karısıdır.
Tom should've given Mary his old guitar.
 - Tom, Mary'ye eski gitarını vermeliydi.
I used to smoke a lot, but I have given up smoking now.
 - Eskiden çok sigara içerdim ama artık sigara içmeyi bıraktım.
He is mixed up with something shabby.
 - Eski püskü bazı şeylerle karıştırdı.
Apparently that shabby flat is vacant.
 - Anlaşılan o eski püskü daire boş.
Older carpets are more valuable than newer carpets.
 - Eski halılar yeni halılardan daha değerlidir.
Which book is older, this one or that one?
 - Hangi kitap daha eskidir, bu mu yoksa şu mu?
Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
 - İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.
Hearing this song after so long really brings back the old times.
 - Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
Whom the gods love die young, was said of yore.
 - Tanrıların sevdikleri genç ölür, denirmiş eskiden.
Whom the gods love die young, was said of yore.
 - Tanrıların sevdiği insan genç ölür, demiş eskiler.
I'm a bit old-fashioned.
 - Ben biraz eski kafalıyım.
My father is a bit old-fashioned.
 - Babam biraz eski kafalıdır.
Now that we've bought new furniture for the room, why not throw away this old, worn-out furniture?
 - Madem ki oda için yeni mobilya aldık,neden bu eski, yıpranmış mobilyayı atmıyoruz?
My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
 - Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.
I got these old coins from her.
 - Bu eski madeni paraları ondan aldım.
We’ve all heard of outdated laws that remain on the books from earlier times, many of which are good for a few laughs.
 - Hepimiz eski zamanlardan kitaplarda kalan eski yasaları duyduk, bunların çoğu birkaç kahkaha için iyidir.
The former president of South Africa has passed away.
 - Güney Afrika'nın eski devlet başkanı vefat etti.
Your computer is obsolete. You need to buy a new one.
 - Bilgisayarınız eskimiş. Yeni bir tane almalısınız.
This is an obsolete usage.
 - Bu eski bir kullanımdır.
Soccer is more popular in Japan than it used to be.
 - Futbol Japonya'da eskisinden daha popüler.
Is eating fish as healthy now as it used to be?
 - Balık yemek eskiden olduğu kadar şimdi sağlıklıklı mıdır?
I'm willing to let bygones be bygones.
 - Eski defterleri kapatmaya hazırım.
This former child actor later became a drug addict.
 - Bu eski çocuk oyuncu daha sonra bir uyuşturucu bağımlısı oldu.
Tom always gives the same old excuse for being late for school.
 - Tom okula geç kaldığı için her zaman aynı eski bahaneyi verir.
I prefer antiquated models.
 - Eski modelleri tercih ederim.
Tom now has to get up much earlier than he used to.
 - Tom şimdi eskisinden çok daha erken kalkmak zorunda.
We’ve all heard of outdated laws that remain on the books from earlier times, many of which are good for a few laughs.
 - Hepimiz eski zamanlardan kitaplarda kalan eski yasaları duyduk, bunların çoğu birkaç kahkaha için iyidir.
Tom has no prior criminal record.
 - Tom'un eski suç kaydı yok.
Students have complained about homework assignments since time immemorial.
 - Öğrenciler çok eski zamanlardan beri ev ödevleri hakkında yakınıyorlar.
In Japan, we still sometimes see someone use an abacus, but not as often as we used to.
 - Japonya'da hala bazen birinin abaküs kullandığını görüyoruz, ancak eskisi kadar sık değil.
Sometimes Tom came to meet his old friends.
 - Bazen Tom eski dostlarıyla görüşmeye geliyordu.
He didn't give us his previous employment record.
 - O bize eski iş kaydını vermedi.
But where are the snows of olden days?
 - Ama eski günlerin karları nerede?
This old book is quite out of date.
 - Bu eski kitap oldukça demode.
Because I am a student of old language.
 - Çünkü ben eski bir dil öğrencisiyim.
There are a lot of old cities in Italy. Rome and Venice, for example.
 - İtalya'da birçok eski kent vardır. Örneğin Roma ve Venedik.
Modern cars differ from the early ones in many ways.
 - Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır.
Many early cars used a tiller instead of a steering wheel.
 - Birçok eski araba direksiyon yerine yeke kullanırdı.
An old man entered the old church with his elder son, his younger daughter and her little baby.
 - Yaşlı bir adam, büyük oğlu, küçük kızı ve küçük bebeği ile eski kiliseye girdi.
Do you know an artist who can restore this old picture for me?
 - Bu eski resmi benim için onarabilecek bir ressam biliyor musun?
There remain approximately 900 art sketches by Leonardo da Vinci.
 - Leonardo da Vinci tarafından yapılmış yaklaşık 900 eskiz kalmıştır.
Let's eat in the park like we used to.
 - Eskiden yaptığımız gibi parkta yemek yiyelim.
He threw away a bunch of old letters.
 - Bir sürü eski mektup attı.