Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
- The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
Biz hâlâ kanser için etkili bir tedavi keşfetmek zorundayız.
- We have yet to discover an effective remedy for cancer.
Araştırma tehlikelidir. Bazen hiç bulmak istemediğin bir şeyi bulursun.
- Searching is dangerous. Sometimes you discover something you didn't at all want to find.
Gerçek bir keşif yolculuğuna çıkmak yeni manzaralar bulmakla olmaz ancak onlara yeni gözlerle bakmakla olur.
- The real journey of discovery doesn't consist in exploring new landscapes but rather in seeing with new eyes.
Bugün Ruslar geliyor! Ruslar geliyor! adında bir filmin olduğunu keşfettim.
- Today I discovered that there's a movie called The Russians are coming! The Russians are coming!
Amerika'yı kim keşfetti?
- Who discovered America?
For when a woman is left too much alone, sooner or later she begins to think;- And no man knows what then she may discover.
- Denn wenn eine Frau zu viel allein gelassen wird, fängt sie früher oder später zu denken an... Und man weiß nicht, was sie dann entdecken mag.
How foolish I was not to discover that simple lie!
- Wie dumm ich war, diese einfache Lüge nicht zu entdecken!