Tom has been to this park with Mary at least a dozen times.
- Tom, en azından düzinelerce Mary ile birlikte bu parkta bulundu.
You might at least have said, Thank you, when someone helped you.
- Birisi sana yardım ettiğinde, en azından, teşekkür ederim diyebilirdin.
We must sleep at least seven hours a day.
- Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
It will take her at least two years to be qualified for that post.
- Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.
It will take her at least two years to be qualified for that post.
- Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.
Lawyers and auto mechanics are the people I trust the least.
- Avukatlar ve oto tamircileri en az güvendiğim insanlardır.
Chestnuts have to be boiled for at least fifteen minutes.
- Kestaneler en azından on beş dakika kaynamalı.
Tom always makes a point of arriving at least five minutes ahead of time.
- Tom her zaman en az beş dakika önce varmayı kendine vazife edinir.
I can't promise that you'll like these books but I think it would be a good idea to at least look them over.
- Bu kitapları beğeneceğine söz veremem ama sanırım en azından onları bir gözden geçirmen iyi bir fikir olurdu.
At least somebody is having a good time.
- En azından biri iyi vakit geçiriyor.
The job will take a minimum of ten days.
- Bu iş en az on gün sürecek.
The job will take a minimum of ten days.
- İş en az on gün alır.