Onlar benim gerçek ebeveynlerim değil.
- Sie sind nicht meine richtigen Eltern.
Onu ebeveynlerine gösterdin mi?
- Hast du es deinen Eltern gezeigt?
O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.
- She married without her parents' knowledge.
O, en azından haftada bir kez anne ve babasına yazdı.
- She wrote to her parents at least once a week.
Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.
- His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl.
Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
- My decision to study abroad surprised my parents.
Onlar her zaman ebeveynlerine itaat etmiyorlar.
- They don't always obey their parents.
Ebeveynlerinin görüşü onun kazandıklarını aptal bir kıza harcamasıydı.
- His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl.
Bazı ana babalar çocukları hakkında gereksiz yere endişelenirler.
- Some parents worry unnecessarily about their children.
Ana babasından miras kalan bir apartmana henüz taşındı.
- He just moved into an apartment he inherited from his parents.
My parents would repudiate my brother if they ever found out he was gay.
- Meine Eltern würden meinen Bruder verstoßen, wenn sie herausfänden, dass er schwul ist.
Generally, who visits their parents more, sons or daughters?
- Wer besucht im Allgemeinen öfter seine Eltern, die Söhne oder die Töchter?