President Jefferson ordered a ban on trade with Europe.
- Başkan Jefferson Avrupa ile ticaret yasağını emretti.
Plans for a new trade zone are still on the drawing board.
- Yeni bir ticaret bölgesi için planlar henüz çalışma aşamasında.
Electronic commerce began to spread rapidly.
- Elektronik ticaret hızla yayılmaya başladı.
Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
- Tokyo ile birlikte, Osaka bir ticaret merkezidir.
Many small business owners belong to a chamber of commerce.
- Birçok küçük işletme sahipleri bir ticaret odasına aittir.
Tom majored in business.
- Tom ticarette uzmanlaştı.
Many small business owners belong to a chamber of commerce.
- Birçok küçük işletme sahipleri bir ticaret odasına aittir.
The soul of commerce is upright dealing.
- Ticaretin ruhu dürüst iş yapmaktır.
Did you know Tom was dealing drugs?
- Tom'un uyuşturucu ticareti yaptığını biliyor muydun?
He deals in furniture.
- O, mobilya ticareti yapar.
They deal in software products.
- Onlar yazılım ürünleri ticareti yapıyorlar.
My father has been engaged in foreign trade for many years.
- Babam yıllardır dış ticaretle meşgul.
My father is engaged in foreign trade.
- Babam dış ticaretle uğraşır.