eğitilmemiş

listen to the pronunciation of eğitilmemiş
Турецкий язык - Английский Язык
uneducated
unschooled
untaught
uncultivated
untrained
eğit
{f} educated

My very educated mother just showed us nine planets. - Benim çok eğitimli annem az önce bize dokuz gezegeni gösterdi.

He was educated at Oxford. - O, Oxford Üniversitesi'nde eğitim gördü.

eğit
{f} trained

Tom was trained as a doctor. - Tom bir doktor olarak eğitildi.

He was trained as a lawyer. - O bir avukat olarak eğitildi.

eğit
{f} training

Tom can't ride a bicycle very well yet, so his bicycle has training wheels. - Tom henüz bisiklete çok iyi binemiyor, bu yüzden onun bisikletinin eğitim tekerlekleri var.

The training session is scheduled to begin at 4 p.m. - Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.

eğit
educate

What does it mean to have an educated mind in the 21st century? - 21. yüzyılda eğitimli bir akla sahip olmak ne anlama geliyor?

Ford was poorly educated. - Ford kötü eğitim gördü.

eğit
{f} train

I am training hard so that I may win the race. - Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.

It is not easy to train dogs. - Köpekleri eğitmek kolay değil.

eğit
{f} schooling

Fadil paid for Layla's schooling. - Fadıl, Leyla'nın eğitimi için ödeme yaptı.

I will have to wait till I finish schooling and start earning money. - Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.

eğit
reeducate