di̇kkatli̇

listen to the pronunciation of di̇kkatli̇
Турецкий язык - Английский Язык

Определение di̇kkatli̇ в Турецкий язык Английский Язык словарь

dikkatli
watchful

Sami was very watchful. - Sami çok dikkatliydi.

dikkatli
careful

If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps. - Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.

He seldom gets sick because he is careful about his health. - Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.

dikkatli
attentive

Tom listened attentively. - Tom dikkatlice dinledi.

Listen attentively to what I say. - Söylediğimi dikkatlice dinle.

dikkat
care

You must take care when you cross the road. - Yolu geçerken dikkat etmelisin.

The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give. - Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.

dikkat
attention

You should pay more attention to your own safety. - Kendi güvenliğine daha fazla dikkat etmelisin.

Tom didn't want to attract attention. - Tom dikkat çekmek istemiyordu.

dikkat
caution

He cautioned me against being careless of my health. - O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu.

We should proceed with great caution. - Büyük bir dikkatle devam etmeliyiz.

dikkatli
cautious

Be cautious when you cross the street. - Caddeyi geçerken dikkatli ol.

Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous. - Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.

dikkatli
thoughtful

You should be more thoughtful of your safety. - Güvenliğiniz hakkında daha dikkatli olmalısın.

dikkatli
canny
dikkatli
solicitous
dikkatli
attentively, carefully, cautiously
dikkatli
deliberate
dikkatli
advertent
dikkatli
(deyim) on the ball
dikkatli
selective
dikkatli
diplomatic
dikkatli
vigilant
dikkatli
conscientious
dikkatli
close

We all need to pay closer attention to what Tom says. - Hepimiz Tom'un söylediklerini daha dikkatli dinlemeliyiz.

He closed carefully the front door. - O, ön kapıyı dikkatlice kapattı.

dikkatli
argus-eyed
dikkatli
tender
dikkatli
shy
dikkatli
punctilious
dikkatli
argus
dikkatli
thorough
dikkatli
hooly
dikkatli
alert

My son needs to be more alert at school. - Oğlum okulda daha dikkatli olmalı.

I need to be more alert. - Benim daha dikkatli olmam gerekiyor.

dikkatli
eagle-eyed
dikkatli
particular
dikkatli
studious
dikkatli
wary
dikkatli
intense
dikkatli
careful, cautious, chary, attentive, alert, scrupulous, circumspect, assiduous, diligent, regardful, studious, close
dikkatli
attentive, careful, cautious
dikkatli
scrupulous
dikkatli
regardful
dikkatli
intent
dikkatli
gingerly
dikkatli
rigorous
dikkatli
circumspect
dikkatli
argus eyed
dikkatli
heedful
dikkatli
assiduous
dikkatli
mindful

I'm very mindful of that. - Onun hakkında çok dikkatliyim.

I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake. - Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.

dikkatli
sleepless
dikkatli olmak
watch out
dikkatli bir şekilde
rigorously
dikkatli ol
be careful!

Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed. - Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.

You must be careful not to make him angry. - Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın.

dikkatli olmak
mind
dikkatli bir şekilde
shyly
dikkatli bir şekilde
over
dikkatli ol
be cautious

I want to be cautious. - Dikkatli olmak istiyorum.

Be cautious when you cross the street. - Caddeyi geçerken dikkatli ol.

dikkatli ol!
watch your step!
dikkatli ol!
take care!
dikkatli olma
reck
dikkatli olma
carefulness
dikkatli olmak
keep one's eyes peeled
dikkatli olmak
be on the ball
dikkatli olmak
be watchful
dikkatli olmak
watch out for
dikkatli olmak
watch one's step
dikkatli olmak
keep one's eyes open
dikkatli taşıyın
handle with care
dikkatli şekilde
carefully
dikkatli bakmak
look carefully
dikkatli bulunmak
have care
dikkatli düşünmek
think carefully
dikkatli inceleme
scrutiny
dikkatli okumak
read carefully
dikkatli olma
vigilance
dikkatli olma
being careful
dikkatli olma
thoughtfulness
dikkatli olmak
to be careful; to watch out; to take care; to watch one's step
dikkatli olmak
take care
dikkatli olmak
be particular about
dikkatli olmak
take heed
dikkatli olmak
be careful!

You've got to be careful. - Dikkatli olmak zorundasın.

I've got to be careful. - Dikkatli olmak zorundayım.

dikkatli olmak
pay heed to
dikkatli olmak
give heed to
dikkatli olmak
reck
dikkatli olun kapılar kapanıyor
be careful the doors are closing
dikkatli sürücü
careful driver
dikkatli temizleme
(Çevre) deliberate decontamination
dikkatli tutun
handle with care
dikkatli ve kuralcı
prim and proper
dikkat
attention, caution; care, carefulness, heed, assiduity, regard; Look out!, Watch out!, Be careful!, Attention!
dikkat
discretion
dikkat
(Hukuk) consideration

You must take the fact into consideration. - Gerçeği dikkate almalısın.

I have taken everything into consideration. - Her şeyi dikkate aldım.

dikkat
warning

No attention was paid to his warning. - Onun uyarısına hiç dikkat edilmedi.

He paid no attention to my warning. - Uyarımı dikkate almadı.

dikkat
regard

Everyone has gone towards the ruin regardless of warnings. - Herkes uyarıları dikkate almadan harabeye doğru gitti.

She seldom pays regard to my advice. - O, tavsiyemi nadiren dikkate alır.

dikkatli
{s} observant

I think I'm very observant. - Sanırım çok dikkatliyim.

If you want to be a newspaperman, you have to be observant. - Gazeteci olmak istiyorsan dikkatli olmalısın.

dikkatli
meticulous
çok dikkatli
meticulous
dikkat
circumspection
dikkat
be careful!

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

You'd better be careful about going to her house. - Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.

dikkat
mind

While driving, mind the potholes. - Araba sürerken, çukurlara dikkat et.

I make a point of arranging sentences in my mind before writing them down. - Yazmadan önce cümleleri aklımda düzenlemeye dikkat ederim.

dikkat
beware of

Beware of thefts in a big city. - Büyük bir şehirde hırsızlığa karşı çok dikkatli olun.

Beware of falling rocks! - Düşen kayalara dikkat edin!

dikkat
nota bene
dikkat
diligence
dikkat
(Bilgisayar) careful

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

I'm the type who likes to think things over very carefully. - Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.

dikkat
fetish
dikkat
cate
dikkat
(Bilgisayar) look out

Look out! There's a car coming. - Dikkat! Gelen bir araba var.

Look out! There's a truck coming! - Dikkat edin! Gelen bir kamyon var!

pek dikkatli olmayan
casual
dikkat
{i} notice

He took no notice of my advice. - O, benim tavsiyemi dikkate almadı

I hope my mistake will escape his notice. - Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.

dikkat
count

At last, they began to count down cautiously. - Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.

In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world. - Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.

dikkat
heed

Take heed of her advice. - Onun tavsiyesine dikkat et.

Tom failed to heed warning signs. - Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.

dikkat
intentness
dikkat
carefulness
dikkat
{i} attentiveness

Do your work with more attentiveness. - Biraz daha dikkatli çalışır mısın?

dikkat
solicitude
dikkatli
minute
dikkatli
sedulous
dikkatli
diligent

Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course. - Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.

dikkatli
prudent
dikkatli
painstaking
dikkatli
conservative
dikkatli
strict
dikkat
taking care of
dikkat
considerations
dikkat
in attention
dikkatli
chary
dikkatli
carefull
bu bluzlara lütfen dikkatli davranır mısınız
Would you please be careful with these blouses
daha dikkatli ol
have a care
dikkat
watchfulness
dikkat
remark

She achieved remarkable results. - O, dikkate değer sonuçlar elde etti.

Tom and Mary have achieved remarkable results using their new technique. - Tom ve Mary, yeni tekniği kullanarak dikkat çekici sonuçlar elde ettiler.

dikkat
watch out

Watch out mom, these are coming your way! - Dikkatli olun anne, onlar size doğru geliyor.

Watch out for thieves around here. - Civardaki hırsızlara dikkat edin.

dikkat
note

Please take note of that. - Lütfen ona dikkat et.

Kate took careful notes on the history lecture. - Kate tarih dersinde dikkatle not tuttu.

dikkat
fore

If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children! - Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!

The forest fire occurred through carelessness. - Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.

dikkat
shun
dikkat
Notice!

I hope my mistake will escape his notice. - Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.

He took no notice of my advice. - O, benim tavsiyemi dikkate almadı

dikkat
Beware!

Let the buyer beware. - Alıcı dikkatli olsun.

Beware of the cockerel. It bites. - Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.

dikkat
careful attention
dikkat
ware
dikkat
application
dikkat
cave
dikkat
cautiousness
dikkat
Be careful!/ Look out!
dikkat
ear(1)
dikkat
beware

Beware of pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

Beware of pickpockets here. - Burada yankesicilere dikkat edin.

dikkat
studious
dikkat
rigor
dikkat
cognizance
dikkatli
calculating
dikkatli
observing
dikkatli
exact

Listen carefully and do exactly what I tell you. - Dikkatlice dinle ve tam olarak sana söylediğimi yap.

dikkatli
fine
sözcük seçiminde dikkatli
quibbling
sözcük seçiminde dikkatli kimse
quibbler
yolda dikkatli olma
road sense
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение di̇kkatli̇ в Турецкий язык Турецкий язык словарь

dikkatli
Dikkat eden, özen gösteren (kimse)
dikkatli
Titiz, araştırıcı, sorgulayıcı: "Bir yabancının dikkatli bakışından ürkerek susacağından korkmuştu."- R. H. Karay
dikkatli
Titiz, araştırıcı, sorgulayıcı
Dikkat
(Osmanlı Dönemi) SAAL
Dikkat
(Osmanlı Dönemi) ÇÜ
Dikkatli
pürdikkat
DİKKAT
(Osmanlı Dönemi) İncelik, dakik oluş. Ehemmiyet ve kıymet verme
dikkat
Dikkat ediniz! anlamında bir uyarma sözü
dikkat
Dikkat ediniz!
dikkat
İlgi, özen
dikkat
Bilinç etkinliğinin belli bir nesne üzerinde yoğunlaşması
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık: "Dikkatle bakınca güvertedeki insanların gidip gelişini kolaylıkla seçebiliyor."- Y. K. Karaosmanoğlu. İlgi, özen
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık