A more experienced lawyer would have dealt with the case in a different way.
- Daha deneyimli bir avukat, dava ile farklı bir şekilde ilgilenirdi.
He was experienced in business.
- O, işte deneyimliydi.
He tried out that new machine.
- O, o yeni makineyi denedi.
When I was young, I tried to read as many books as I could.
- Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.
I'd like to try out this new model before I buy it.
- Bu yeni modeli satın almadan önce denemek istiyorum.
He couldn't wait to try out his new surfboard.
- Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.
Older people are often afraid of trying new things.
- Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
It's no use trying anything.
- Bir şey denemenin faydası yok.
Please try me for the job.
- İş için beni deneyin, lütfen.
Why don't you give tennis a try?
- Niçin tenisi denemiyorsun?
Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
- Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
He is young, but experienced.
- O genç ama deneyimli.
Sami tried a few samples, but he didn't buy.
- Sami birkaç örnek denedi ama satın almadı.