Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.
 - The last time I went to China, I visited Shanghai.
Son olarak o Amerika'ya gitti.
 - Lastly, she went to America.
Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi.
 - Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.
Geçen yıl Londra'ya gittik.
 - We went to London last year.
O, geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.
 - He began to work for that company last year.
Tom son olarak vardı.
 - Tom was the last to arrive.
Son olarak ailemle birlikte Disneyland'a gittiğimden beri uzun zaman oldu.
 - It has been so long since I last went to Disneyland with my family.
En sonunda hatasını anladı.
 - At last, he realized his error.
Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.
 - The last time I went to China, I visited Shanghai.
Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim.
 - I had my driver's license renewed last month.
Yağmur beş gün sürdü.
 - The rain lasted five days.
Sadece ölüm kaldığında, son çare yiyecek için yalvarmaktır.
 - When only death remains, the last resort is to beg for food.
Ölüm hiçbir şey. Bu yüzden yaşamla başla, daha az komik ve daha uzun sürer.
 - Dying is nothing. So start with living, it's less funny and it lasts longer.
Sana borç para vereceğim, ama aklında bulunsun, bu son kez.
 - I'll lend you money, but mind you, this is the last time.
Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
 - I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
Tom doesn't know how long the party is going to last.
 - Tom weiß nicht, wie lange die Feier dauern wird.
He did not think the war would last long.
 - Er dachte nicht, dass der Krieg lange dauern würde.