Mary smoothed down her skirt.
 - Meryem eteğini düzeltti.
The opening statement went smoothly.
 - Açılış konuşması düzgünce gitti.
I'm just a plain old office worker.
 - Ben sadece düz eski bir ofis çalışanıyım.
She wore a plain blue dress.
 - O, düz mavi bir elbise giydi.
Lidia has blonde straight hair.
 - Lidia'nın sarı düz saçları var.
I want to go straight.
 - Ben düz gitmek istiyorum.
She got a flat tire on her way home.
 - O eve giderken düz bir lastik aldı.
Its surface was as flat as a mirror.
 - Onun yüzeyi bir ayna kadar düzdü.
Tom has been calling me regularly every evening.
 - Tom her akşam düzenli olarak beni arıyor.
I corrected even the smallest details.
 - Ben en küçük ayrıntıları bile düzelttim.
Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
 - Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
This year too there are many regular concerts for amateur musicians being held.
 - Bu yıl da, amatör müzisyenler için düzenlenen çok sayıda düzenli konserler var.
Go along this street and turn right at the bank.
 - Bu sokaktan düz git ve bankadan sağa dön.
I can't think straight right now.
 - Şu anda düzgün düşünemiyorum.
I'm going to raise my English level.
 - İngilizce düzeyimi yükselteceğim.
Her acting is on the level of a professional.
 - Onun oyunculuğu profesyonel düzeydedir.
Go straight on, and you will find the store.
 - Düz gidin ve mağazayı bulacaksınız.
Geometry is based on points, lines and planes.
 - Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır.
She lives on another plane of existence.
 - O, başka bir varlık düzleminde yaşıyor.
The toilet doesn't flush properly.
 - Tuvaletin sifonu düzgün çalışmıyor.
Form a straight line!
 - Düz bir sıra oluşturun.
He set the table with cups, saucers, plates and chargers.
 - O, masayı fincanlarla, çay bardağı tabaklarıyla, tabaklarla ve büyük düz tabaklarla donattı.
Where are the plates arranged?
 - Plakalar nerede düzenlenmiş?