I think he is Mr Brown.
 - Onun Bay Brown olduğunu düşünüyorum.
I think he is a doctor.
 - Onun bir doktor olduğunu düşünüyorum.
Two people think of her as their daughter.
 - İki kişi onu kızları olarak düşünüyor.
You can't expect me to always think of everything!
 - Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.
This is different from what I thought.
 - Bu düşündüğümden farklı.
Words express thoughts.
 - Kelimeler düşünceleri ifade eder.
Tom was probably pondering something.
 - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
Let's ponder that for a moment.
 - Onu bir an için düşünelim.
Tom was probably pondering something.
 - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
 - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
 - Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
Do you believe that elephants can contemplate life after death?
 - Fillerin ölümden sonra hayat düşünebileceklerine inanıyor musunuz?
He contemplated their plan.
 - O onların planı üzerinde düşündü.
I often meditate on the meaning of life.
 - Ben sık sık yaşamın anlamı üzerinde düşünürüm.
He meditated for two days before giving his answer.
 - Cevabını vermeden önce iki gün boyunca düşündü.
The jury deliberated for three days.
 - Jüri üç gün boyunca düşündü.
Do you think that was deliberate?
 - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?
We all consider your idea to be impractical.
 - Hepimiz senin fikrinin kullanışsız olduğunu düşünüyoruz.
Tom thought it would be a good idea to see a doctor.
 - Tom bir doktor görmenin iyi bir fikir olacağını düşündü.
Tom's third marriage was unhappy and he was considering yet another divorce.
 - Tom'un üçüncü evliliği mutsuzdu ve hâlâ bir kez daha boşanmayı düşünüyordu.
I'm considering going with them.
 - Onlarla gitmeyi düşünüyorum.
Tom considered his options.
 - Tom seçeneklerini düşündü.
It is considered impossible to travel back to the past.
 - Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.