Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
What do you think of modern art?
- Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?
Two people think of her as their daughter.
- İki kişi onu kızları olarak düşünüyor.
This is different from what I thought.
- Bu düşündüğümden farklı.
She put down her thoughts on paper.
- Düşüncelerini kağıda döktü.
She pondered the question for a while.
- Soruyu bir süre düşünüp taşındı.
Tom pondered his next move.
- Tom onun sonraki hamlesini düşünüp taşındı.
Tom was probably pondering something.
- Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful.
- Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.
Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.
- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
Do you believe that elephants can contemplate life after death?
- Fillerin ölümden sonra hayat düşünebileceklerine inanıyor musunuz?
He contemplated taking a trip to Paris.
- Paris'e bir gezi yapmayı düşündü.
Do you meditate, Tom?
- Üzerinde düşünür müsün?
Tom used to meditate every morning.
- Tom her sabah düşünüp taşınırdı.
The jury deliberated for three days.
- Jüri üç gün boyunca düşündü.
Do you think that was deliberate?
- Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?
With Renaissance, scholastic ideas gave place to positive ideas.
- Rönesans ile skolastik düşünce yerini pozitif düşünceye bırakmıştır.
I had been thinking about our new project for two weeks, but I couldn't come up with a good idea.
- Ben iki haftadır yeni projemiz hakkında düşünüyorum. Fakat iyi bir fikir sunamadım.
It is worthwhile considering what it is that makes people happy.
- İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer.
I'm considering going with them.
- Onlarla gitmeyi düşünüyorum.
Tom considered changing his job.
- Tom işini değiştirmeyi düşündü.
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.