Onun planı bir sürü para gerektirmektedir.
- His plan will call for a lot of money.
O hareket edemiyordu ve yardım çağırmak zorunda kaldı.
- He couldn't move and had to call for help.
Yapacak ilk şey doktoru çağırmaktı.
- The first thing to do was call for the doctor.
Kredi kartımı kaybettiğim için arıyorum.
- I'm calling because I've lost my credit card.
Sizi Bay Kimura diye birisi arıyor.
- A Mr. Kimura is calling you.
Tom Mary'yi geç kalacağını söylemek için aramadığından dolayı azarladı.
- Tom scolded Mary for not calling to say she'd be late.
Tom Mary'yi tekrar aramayı denemenin zamanı olduğuna karar verdi.
- Tom decided it was time to try calling Mary again.
Tom Mary'nin yardım istediğini duydu.
- Tom heard Mary call for help.
Onlar yardım istediler.
- They would call for help.
Neden onu çağırmayı denemedin?
- Why didn't you try calling her?
Tom onu ilk adı ile çağırmamı bırakmamda ısrar ediyor.
- Tom insists I stop calling him by his first name.
Annesi seni çağırıyor.
- Her mother is calling you.
Onu telefona çağırır mısınız?
- Would you mind calling him to the phone?
I called for the curse to pick up him.
Karımın beni iş yerinde aramasından hoşlanmam.
- I don't like my wife calling me at work.
Tom, Mary'nin onu iş yerinde aramasından hoşlanmıyor.
- Tom doesn't like Mary calling him at work.
Kral, bana çocuğun olarak seslenmeyi kes. Tanrı aşkına ben otuz iki yaşındayım!
- King, stop calling me your boy. I'm thirty-two, for God's sake!
ABD anlaşmayı ihlal edenlere karşı bir silah ambargosu çağrısında bulunuyor.
- The U.S. is calling for an arms embargo against violators of the treaty.
Birisinin yardım çağrısında bulunduğunu duydum.
- He heard someone calling for help.
I'll call for you just after midday.
This situation calls for a high degree of courage.
The government has called for an end to hostilities in the region.
I leant out of the back door and called for Lucy.
We finished the main course in short order and called for more wine.
John called for Mary to take her to the dance.